NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
102 - (421) حدثني
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن أبي حازم،
عن سهل بن سعد
الساعدي؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه ذهب
إلى بني عمرو
بن عوف ليصلح
بينهم. فحانت
الصلاة. فجاء
المؤذن إلى
أبي بكر. فقال: أتصلي
بالناس
فأقيم؟ قال:
نعم. قال فصلى
أبو بكر. فجاء
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم والناس
في الصلاة.
فتخلص حتى وقف
في الصف. فصفق
الناس. وكان
أبو بكر لا
يلتفت في
الصلاة فلما
أكثر الناس
التصفيق
التفت فرأى
رسول الله صلى
الله عليه وسلم.
فأشار إليه
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أن امكث
مكانك. فرفع
أبو بكر يديه.
فحمد الله عز
وجل على ما
أمره به رسول
الله صلى الله
عليه وسلم من
ذلك. ثم
استأخر أبو
بكر حتى استوى
في الصف.
وتقدم النبي
صلى الله عليه
وسلم فصلى. ثم انصرف
فقال "يا أبا
بكر! ما منعك أن
تثبت إذ
أمرتك" قال
أبو بكر: ما
كان لابن أبي
قحافة أن يصلي
بين يدي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم "مالي
رأيتكم
أكثرتم
التصفيق؟ من
نابه شيء في صلاته
فليسبح. فإنه
إذا سبح التفت
إليه. وإنما
التصفيح
للنساء".
{102}
Bana Yahya b. Yahya
rivayet etti. Dediki: Mâlik'e Ebu Hâzim'den duyduğum, onun da Seni b. Sâd
es-Saîdî'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum:
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) aralarını bulmak için Ben-i Amr b. Avf kabilesine gitmiş
Namaz vakti girince müezrin Ebu Bekir'e gelerek: Cemaata namazı kıldırırmısın?
Ben de ikâmet ederim, demiş. Ebu Bekir: Evet, cevabını vermiş ve namazı
kıldırmış. Mütakiben cemâat namazda iken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) çıkagelmiş ve safları yara yara birinci safa durmuş. Bunun üzerine
cemaat el çırpmışlar. Ebu Bekir namazda bakınmazmış.
Cemâat fazla el çırpınca
bakınmış ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i görmüş, fakat Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine, yerinde dur! diye işaret buyurmuş.
Derken Ebu Bekir ellerini kaldırarak Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in kendisine verdiği emirden dolayı Allah (Azze ve Celle') ye
hamdü-senâ etmiş. Sonra geri çekilerek birinci safa durmuş. Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) de ileri geçerek namazı kıldırmış. Namazdan çıktıktan sonra:
«Ya Ebu Bekir ben sana
emretmişken yerinde durmaktan seni ne men etti?» buyurmuş. Ebu Bekir:
«Ebu Kuhâfe oğluna,
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in huzurunda namaz kıldırmak lâyık
değildir.» demiş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Bu sefer cemaata
dönerek):
«Acep neden bu kadar
fazla el çırptığınızı gördüm. Bir kimsenin namazı esnasında başına bir şey
gelirse tesbih ediversin! Zîra tesbih ettiği vakit ona bakarlar. El çırpmak
yalnız kadınlara mahsustur.» buyurmuşlar.
103 - (421) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
عبدالعزيز
(يعني ابن أبي
حازم) وقال
قتيبة: حدثنا
يعقوب (وهو
ابن عبدالرحمن
القارئ)
كلاهما عن أبي
حازم، عن سهل
بن سعد. بمثل
حديث مالك.
وفي حديثهما:
فرفع أبو بكر
يديه. فحمد
الله ورجع القهقرى
وراءه، حتى
قام في الصف.
{103}
Bize Kuteybetü'bnü Saîd
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülâziz (yani ibni Ebî Hâzim) rivayet etti.
Yine Kuteybe Dediki:
Bize Yâ'kup- ki bu zât ibn-i Abdirrahman el-Kâarî'dir- rivayet etti. Abdülâziz ile
Yâ'kub'un ikisi birden Ebu Hâzim'den, o da Sehl b. Sâd'dan naklen Mâlik'in
hadîsi gibi rivayette bulunmuşlar. (Yalnız) onların rivayetlerinde:
«Ebu Bekir ellerini
kaldırarak Allah'a hamd etti. Ve tâ birinci saff'a duruncaya kadar arkasına
doğru geri geri gitti.» ifadesi vardır.
104 - (421) حدثنا
محمد بن
عبدالله بن
بزيع. أخبرنا
عبدالأعلى.
حدثنا
عبيدالله عن
أبي حازم، عن
سهل بن سعد
الساعدي؛ قال:
ذهب
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم يصلح بين
بني عمرو بن
عوف، بمثل
حديثهم. وزاد:
فجاء
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فخرق
الصفوف. حتى
قام عند الصف
المقدم. وفيه:
أن أبا بكر
رجع القهقرى.
{104}
Bize Muhammed b.
Abdillah b. Bezi rivayet etti. (Dediki): Bize Abdi'l alâ haber verdi. (Dediki):
Bize Ubeydullah, Ebu Hâzim'den, o da Sehl b. Sâ'd es-Sâidî'den naklen rivayet etti.
Sehl:
«Nebiyullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Benî Amr b. Avf kabilesinin aralarını bulmağa gitti.» diyerek
yukarkilerin hadisi tarzında rivayette bulunmuş. Şunu da ziyade etmiş:
«Müteakiben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gelerek safları yara yara
tâ ön saf'ta durdu.»
Bu hadiste: «Ebu Bekir
gerisin geriye gitti.» cümlesi de vardır.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî «Ezan»
bahsinin yedi yerinde ve «Namaz» bahsinde : Ebu Dâvud ile Nesaî dahî «Namaz»
bahsinde tahrîc etmişlerdir.
Benî Amr b. Avf, Medine-i
Münevvere civarındaki «Kuba» da yaşarlardı. Bunlar ensârın iki büyük
kabilesinden biri olan Evs'in kalabalık bir batınıdırlar. Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Beni Amr'a gitmesi, aralarında çıkan bir
çarpışma dolayısı iledir. Kubalılar, birbirlerine taşlar atmak suretiyle
mukatele etmişlerdi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu haber
alınca:
«Haydi gidelim şunların
arasını bulalım.» buyurmuşlar. Bir rivayete göre Kubalıların birbirleriyle
çarpıştığı haberi geldiği vakit Hz. Bilâl öğle ezanını okumuş bulunuyordu.
Babımız hadîsinde vakti girdiği bildirilen namazdan murâd: ikindidir. Ebu
Dâvud'un rivayetinde hadîsin lâfzı şöyledir:
«Amr b. Avf kabilesi
arasında cenk vuku bulmuştu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu duydu ve aralarını
bulmak için öğleden sonra onların yanına gitti. Bilâl (Radiyallahu anh)a'da:
— İkindi namazının
vakti girerde ben gelemezsem Ebu Bekir'e emret; Cemaata namazı o kıldırsın!
diye talimat verdi.
İkindi namazı gelince Hz.
Bilâl ezanı okuyup ikâmet getirdi. Sonra Ebu Bekir'e emretti; o da imamete geçti.»
Ebu Dâvud bu. hadîsi
sahih bir senetle rivayet etmiştir. Bundan anlaşılıyor ki Hz. Ebu Bekir'e gelen
müezzin Bilâl (Radiyallahu anh) imiş.
Hadîste geçen: «Ebu
Bekir evet cevabını vermiş ve namazı kıldırmış» sözünden murâd, namazın tamamı
değil, namaza niyetlenmiş olmasıdır. Nitekim bâzı rivayetlerde bu cihet tasrîh
edilmiştir.
Tasfîk: Ses çıkaran
vuruştur. Buna tasfîh de derler. Bazıları tasfîk ile tasfîh arasında fark
görmüş: «Tasfîh, bir elinin arkasîyİe öteki elin içine vurmaktır. Bu korkutmak
ve tenbîh için yapılır. Tasfîk ise, el içlerini birbirine çarpmaktır. Bundan
murâd: eğlence ve oyundur.» mislerdir. Bazıları -kadınlar hakkında tasfîh, sağ
elinin iki parmağı ile sol avucunun içine vurmak olduğunu söylemiş; bir
takımları da tasfîh ile tasfîk'in aynı mânâya geldiklerine kail
olmuşlardır.
Dâvudî, tasrîhin
kadınlara mahsus olduğunu, fakat hadîsin bazı rivayetlerinde erkekler hakkında
kullanıldığına göre, onların ellerini uyluklarına çarptıkları mânâsına
hamletmek gerektiğini söylemiştir.
Hz. Ebu Bekir'in
namazda bakınmaması, bakınmanın yasak olduğunu bildiğindendir. Filhakika İbni
Hüzeyme 'nin rivayet ettiği bir hadîsde:
Âişe, Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e bir kimsenin namazda bakınmasını sordu da: O bir
hırsızlıktır. Şeytân onu kişinin namazından çalar, buyurdular.» denilmektedir.
Hadîsin buradaki
rivayetinde Ebu Bekir'in Allah'a hamd ettiği bildiriliyor. Zahire bakılırsa
lisanı ile hamd etmiştir. Fakat hadîsin bazı rivayetlerinde:
«Ebu Bekir Allah'a
şükür için başını semâya kaldırdı ve gerisi geriye çekildi.» denilmiştir. Bu
rivayete bakarak Îbnül-Cevzî, Ebu Bekir'in hamd ve şükürü dille değil, işaretle
yaptığını iddia etmiştir. Maamâfih şükür için başını semâya kaldırdığı
rivayetinde sözle şükür ettiğine mâni olacak bir kayıt yoktur.
îbni Ebî Kuhâfe: Hz.
Ebu Bekir 'dir. Ebu Kuhâfe babasının künyesidir. İsmi Osman b. Âmir'dir. Hz.
Ebu Bekir 'in kendisine, ben yahut Ebu Bekir demeyip, îbni Ebî Kuhâfe diye
takdim etmesi, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in yanında kendi
mertebesini küçük gördüğü içindir.
Hadîsdeki tesbîhden
murâd: Sübhânallah demektir. Nitekim bir rivayette:
«Sübhânallah desin»
buyurulmuştur.